Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sürücülerin otomobilleri için gerçekleştirdikleri harcamaların başında yakıt ve bakım masrafları geliyor. Üretici firmalar ise bu masrafları azaltmak için yeni teknolojileri geliştirmeye odaklanıyor. Bu amaç doğrultusunda yeni nesil araçlara eklenen teknolojilerin başında start & stop sistemi geliyor. Sistem, sektör genelinde orta segment araçlarda opsiyonel, üst sınıfta ise standart olarak otomobil tutkunlarına sunuluyor.
Start & Stop Sistemi Nasıl Çalışıyor?
Start & stop sistemi, trafiğin sıkışmasından dolayı oluşan bekleme anlarında ya da otomobilin durma noktasına geldiği koşullarda devreye girerek motorun kapanmasını sağlıyor. Eğer otomobil manuel şanzımana sahipse, bu iki koşuldan herhangi biri oluştuğunda sistemin devreye girebilmesi için vitesin boşa alınması ve ayağın debriyaj pedalından çekilmesi gerekiyor. Otomatik vitesli otomobillerde ise frene basıldığında veya araç 2-3 km/saat hıza düştüğünde sistem kendiliğinden aktif hale geliyor.
Akünün şarjının alt limitin üzerinde, aracın elektrik yükünün ise üst limitin altında olması; başlat ve durdur sisteminin düzgün bir biçimde işlevini yerine getirebilmesi için gerekli ön koşulların başında geliyor. Bu şartlar dışında motor soğutma suyu sıcaklığı 60 °C’nin üzerinde olması, klima ve kaloriferin kapalı ya da en alt seviyede çalışması, direksiyonun çeyrek turdan fazla olmayacak şekilde çevrilmemesi de sistemin ideal şekilde devreye girmesinde etkin rol oynuyor. Tabii bu arada sürücünün emniyet kemerini takması, motor kapağının ve kapısının kapalı olduğundan emin olması da gerekiyor.
Start & Stop Sistemi Ekonomik Sürüş Deneyimi Fırsatı Veriyor
Yakıt tasarrufu, start & stop sisteminin sağladığı en önemli fayda olarak göze çarpıyor. Kontrol ünitesi, akü şarjı ve sensör gibi bileşenlerden oluşan sistem, özellikle dur-kalkın sık meydana geldiği şehir içi trafikte yakıt tüketiminin yaklaşık %15 oranında düşmesine katkıda bulunuyor. Böylece uzun vadede kayda değer oranda maddi kazanım elde ediliyor.
Başlat ve durdur sistemi aynı zamanda çevrenin ve insan sağlığının korunmasına da yardımcı oluyor. Genelde ikinci planda kalan bu avantajın kaynağını düşük yakıt tüketimi oluşturuyor. Bu sisteme sahip araçlar normal değerlerin altında yakıt harcadıklarından, start & stop özelliği bulunmayan otomobillere göre çok daha düşük karbonmonoksit salınımı gerçekleştiriyor.
Marş motoruna zarar verip vermediği, genelde sistem ile ilgili merak edilen konuların başında geliyor. Yeni nesil otomobillerde, tek alternatörlü eski versiyonların yerine alternatör-dinamo sistemine sahip marş motorları bulunuyor. Sistem ile uyumlu yeni marş motorları, hem şarj etme hem de aracın yeniden çalışabilmesi için kısa sürede enerji depolayabilme özelliklerini bünyelerinde barındırıyor. Motorun sahip olduğu özellikler sayesinde start & stop sistemi kaynaklı marş dinamosunun zarar görmesi veya akünün zayıflaması gibi durumların yaşanma ihtimali oldukça azalıyor.
