Sorunsuz bir şekilde park edebilmek, yıllardır araba kullanan deneyimli sürücülerden tutun da otomobil kullanmaya yeni başlayanlara kadar herkes için problem olabiliyor. Hele ki her geçen gün kalabalıklaşan ve park ederken köşe kapmacanın oynandığı büyük şehirlerde… Özellikle geri geri giderek park etmeye çalışırken ya da dar bir alana aracınızı sokmaya çalışırken doğru hamleleri yapmak ve aracınızı bir yerlere çarpmadan park edebilmek deneyimden bağımsız bir konu. Tam da bu yüzden herkes için stres kaynağı oluşturabiliyor. Ancak çok da sorun etmenize gerek yok. Nitekim artık pek çok Toyota modeli için standart hale gelmiş park sensörleri bu yüzden var. Peki park sensörü tam olarak nasıl bir sistem, ne işe yarıyor ve nasıl çalışıyor? Bu soruların cevaplarını vererek park sensörünün avantajlarını birlikte değerlendirelim.
Park sensörü nedir?
Park sensörünü otomobille yakın çevresindeki nesneler arasındaki mesafeyi hesaplayarak sürücüye bildiren bir donanım olarak tanımlamak mümkün. Bazı araçların arka kısmında bazı araçların da hem ön hem de arka kısımlarında bulunabiliyor. Aracınız çarpmaya yaklaşık bir metre kala sizi sesli ya da görsel yollarla uyaran bu sistem, bir yere çarpma korkusu olmadan rahat bir şekilde aracınızı park edebilmenizi sağlıyor.
Park sensörü nasıl çalışır?
Park sensörü, aracın çevresindeki nesnelere olan mesafesini ölçerken ön veya arka tamponlara yerleştirilen dedektörlerden yardım alıyor. Bu dedektörlerin iki çeşidi var: Bunlardan biri ses dalgaları gönderip alarak çalışıyor; diğeri ise elektromanyetik alan oluşturarak… Ses dalgaları yayarak çalışan park sensörleri, günümüzde pek çok araçta yaygın olarak kullanılıyor. Adından da anlayabileceğiniz üzere bu sensörler, aracınızdan ses dalgaları gönderiyor ve gönderilen ses dalgaları aracın etrafındaki nesnelere çarparak geri dönüyor. Sistem, nesnenin araçtan ne kadar uzaklıkta olduğunu ses dalgalarının geri dönüş süresini hesaplayarak buluyor ve bu hesaba göre uyarı sinyali vermeye başlıyor. Bir çeşit sonar gibi…
Elektromanyetik alan kullanan sensörlerin mantığı da benzer şekilde işliyor. Bu sensörler arabanın etrafında bir manyetik alan oluşturuyor. Aracınızı park ederken bir nesneye yaklaştığınızda, yani aracınızın yaydığı manyetik alana bir nesne girdiğinde, sensör bunu algılayarak uyarı sinyalini vermeye başlıyor.
Park sensörü olmayan araçlara sonradan taktırılabilir mi?
Park sensörü pek çok Toyota Corolla gibi pek çok modelde standart olarak sunuluyor. Hatta son model birçok araç, park sensörüne yardımcı olacak yan özelliklerle de donatılmış durumda. Örneğin, Toyota park sensörü, ultrasonik dalga teknolojisinin yanı sıra ek güvenlik önlemi olarak iç dikiz aynası kamerası ve Akıllı Park Desteği (IPA) ile de park esnasında sürücüsüne yardımcı oluyor.
Park sensörü bulunmayan eski model araçlara da sonradan bu özellik monte edilebiliyor. Ancak daha sonradan bu teknoloji monte edilirken aracın yapısına uygun park sensörünü bulmak ve bunu araca doğru şekilde monte etmek oldukça önemli. Dolayısıyla kararınızı vermeden önce mutlaka Toyota yetkili servisleri ile görüşmenizde fayda var.
Park sensörü kullanırken nelere dikkat edilmeli?
- Park sensörleri ince yapıları nedeniyle direkleri, tabelaları ya da hareketli oldukları için aracın arkasından geçen hayvanları veya insanları algılayamayabilir. Bu nedenle park ederken kendinizi yalnızca sensörlere emanet etmemeli, dikiz aynasından da mutlaka yararlanmalısınız.
- Aracınızı park etmeden önce park alanının uygunluğunu kontrol etmekte fayda var. Maalesef tek başına park sensörleri dar ve zorlayıcı bir alana park edebilmenizi sağlamaz.
- Park sensörlerinin her mevsim sorunsuz ve hatasız bir şekilde çalışabilmeleri için düzenli olarak temizlenmeleri gerekiyor. Sensörün etrafında kir birikmesi nesnelerin algılanmamasına neden olabiliyor.
