Rekabet hikâyelerini okumak beni her zaman heyecanlandırmıştır. Otomotiv dünyasının ruhu, bana sorarsanız, işte tam da burada atıyordu. Uzun yıllar boyunca denklem gayet basitti:
“Pazar günü yarışı kazan, Pazartesi arabanı sat.”
Her ne kadar bu tür hikâyeleri genellikle Avrupa’daki markalarla özdeşleştirsek de, belki de en dişli rekabet Asya’da yaşanıyordu.
Fuji Speedway’de Doğan Rekabet (1966)
1966 yılında, Japonya Grand Prix’sinin üçüncüsünde, bu büyük rekabetlerden biri doğdu. Arenanın adı: yeni açılan Fuji Speedway. Toyota, efsanevi 2000GT ile sahnedeydi. Karşısında ise Nissan, Prince çatısı altındaki yarış canavarı R380 ile hazır bekliyordu. 60 turluk mücadeleden zaferle ayrılan taraf Nissan’dı. Ancak bu sonuç, bir kişiyi memnun etmemişti: Toyota’nın baş mühendisi Jiro Kawano.
Toyota 7 ve Nissan R381: Yarış için Doğan Araçlar
Jiro ve Toyota öfkeliydi; çünkü Nissan’ın safkan yarış otomobili R380, Toyota’nın yol odaklı 2000GT’sini alt etmişti. Bu durum onun için kabul edilemezdi. Ve o gün, kendini sadece yarışmak için üretilecek bir Toyota’ya adadı.
Ortaya çıkan proje: Toyota 7. Yamaha ortaklığında geliştirilen bu araç, Toyota tasarımı bir V8 motoruna sahiptir. Ancak Nissan da boş durmuyordu; karşılarında bu kez Chevrolet V8 motorlu Nissan R381 vardı. Jiro için bu, Japon görünümlü bir Amerikan arabasıydı — bir utanç kaynağı. Ama utanç da kazanabiliyordu.
Yine de rekabet başlamıştı. Toyota kaynaklarını artırarak yeni bir Toyota 7 daha hazırladı. Fakat 1969’da Nissan, bu kez V12 motorlu R382 ile geldi. Her şey daha da ciddileşmişti.
GT-R ve Grup A Dominasyonu
1970’e gelindiğinde, gözler Touring yarış serilerindeydi. Nissan’ın KPGC10 modeli liderdi. Grup B ve C onun oyun alanına dönüşmüşken, Grup A artık “Godzilla” lakaplı GT-R’ın hükmündeydi. 1990’ların başında Japonya’daki yarışlar öylesine tek taraflıydı ki izleyenler için sıkıcı hâle gelmişti. Değişim kaçınılmazdı.
JGTC’nin Kuruluşu: Herkes İçin Yarış
1993, bu değişimin miladı oldu. Yeni kurulan JGTC (All Japan Grand Touring Car Championship) serisiyle, üreticiler yol versiyonu bulunabilecek otomobilleri temel almak zorundaydı. Artık halk da bu efsanevi otomobillerin sokak versiyonlarına sahip olabilecekti. Yeni seri sadece Japon tadına sahip araçların, Japon sürücüler tarafında kullanıldığı bir seri olarak dizayn edilmişti. Yarış ruhunu tekrar getirecekti.
Toyota Supra MK4: Nissan’a Karşı Yeni Umut
1993 sezonu Nissan dominasyonuyla geçmişti; ancak 1994’te Porsche 962C, Mazda RX-7, Ferrari F40 ve Toyota Supra MK4 gibi güçlü isimler sahneye çıkmıştı.
Toyota Supra MK4, firmanın yarış kanadındaki en büyük kozu oldu. İlk etapta Nissan GT-R’ın izinden gitmeyi seçseler de, sonradan iki Supra ile doğrudan karşı koymaya karar verdiler. Başlarda PRO-AM sınıfında yarışan ekip, başarılı sonuçlar sonrası gözünü zirveye dikti.
Blitz Mark4 Supra, alışılmış Supra’dan farklı bir aerodinamik yapıya sahipti. Ancak sorun büyüktü: Twin Turbo 2JZ motor ağırdı ve istenilen güç seviyelerine ulaşamıyordu.
Tam da bu noktada Team Sard devreye girdi. Toyota fabrika desteğiyle katılan tek takımdı ve pistteki üçüncü yeni Supra olarak boy göstermeye hazırdı ancak bir farklılıklalarla. Aracın motoru, efsanevi 503E seçilmişti, daha agresif bir gövde kiti ve daha alçak bir taban tasarımına sahipti.
503E, 2.1 litrelik bir yarış harikasıydı. GTP serisinde 27 yarışın 21’ini kazanmış, rakiplerini çaresiz bırakmıştı. Rod Millen’ın bu motorla donatılmış Toyota Celica’sı, Pikes Peak’in zorlu yollarını önceki rekoru 40 saniye farkla kırarak geçmişti. Bu rekor tam 13 yıl kırılamadı.
600 ila 1000 beygir arasında güç, 1000 Nm’den fazla tork… Üstelik dayanıklılık aranmayan bu çift turbolu motor, yarış motorları arasında en dayanıklı olanıydı. Toyota artık Godzilla’nın karşısına çıkmaya hazırdı.
Toyota’nın Pistlerdeki Direnişi (1995–1996)
1995 sezonunda Toyota, dört fabrika takımıyla sahadaydı. Suzuka’da R33 Skyline GT-R onları bekliyordu. Sıralama turlarında en iyi Toyota beşinci sıradaydı. Ancak üçüncü sırayı alan bir Supra, umut ışığıydı.
Ve sonra geldi o an: Sezonun üçüncü yarışında Toyota podyumun zirvesindeydi.
1996’ya gelindiğinde, sahnede artık McLaren F1 GTR vardı. Le Mans zaferli bu V12 canavarı, pistteki herkesin kabusu olmuştu. Toyota ise 503E’yi güncelleyerek 171F kodlu motorunu tanıttı. Daha hafifti, daha güçlüydü. Ama McLaren, Formula 1’in kalbinden gelen mühendislik ile bambaşka bir seviyedeydi. Ralf Schumacher ve David Brabham gibi pilotlarla desteklenen F1 GTR, pistteki her şeyi yutuyordu.
1997: Supra’nın Zafer Sezonu
1997, McLaren’ın grid dışı kaldığı yıl oldu. Artık sadece Japon devleri kalmıştı: NSX, GT-R ve Supra. Ancak rekabet sadece bu üçlü arasında değildi. Gridde Lamborghini Diablo, 300ZX GTS ve Dodge Viper gibi yabancı savaşçılar da vardı. Fuji’de yapılan ikinci yarışta, uzun yıllar sonra ilk kez Nissan pilotları önlerinde Supra farları görüyordu. 66 turluk mücadele sonrası podyum Toyota ağırlıklıydı.
Sendai’deki yarış ise JGTC tarihinin en çekişmeli yarışı oldu. Zexel GT-R ile Supra neredeyse burun buruna finişe geldi. Kazanan: Castrol kaplamalı, Michael Krumm’un kullandığı MK4 Supra. Sezon finaline gelindiğinde Toyota için rekabet artık dışarıda değil, içerideydi. Hangi Supra şampiyon olacaktı? 36 numaralı Castrol Supra mı? Yoksa 39 numaralı Sard Supra mı?
Yağmurun cezalandırıcı etkisi altında, yarış dikkatle sürdü. Krumm bir spin attı, gerilere düştü ama pes etmedi. Sard’ın hamlesi Krumm’un aracını ağır hasara uğrattı. Her iki takım da pitte zamanla yarışırken, kader son sözü söyledi: Sard aracı yarış dışı kaldı, Castrol Supra bitiş çizgisini geçmiş zafere ulaşmıştı.
30 Yıllık Rekabetin Finali
Tam 30 yıl süren bir rekabetin ardından, Toyota sonunda zafere ulaştı. 1966’da başlayan bu savaşta, defalarca denemelerine rağmen Godzilla’ya boyun eğmişlerdi.
Ancak 503E ve onun evrimi olan 171F, Toyota’ya zaferi getirdi.
Nissan’ın on yıllar süren dominasyonu son bulmuştu.
Ve 1997 sezonunda, 36 numaralı Toyota Supra, çizgiyi ilk geçen oldu.
Bu, sadece bir yarışın değil, üç on yıl süren bir mücadelenin finaliydi. Bir ekibin hayali ve zaferiydi.
Artık herkesin dilinde tek bir söz vardı:
“Alınacak tüm intikamlar alınmıştı.”